HUKUK

Estetik Uygulamalarda Hasta Hakları

Av. Burcu ELBİR

Yüzyıllardır kadınlar güzel ve bakımlı görünmek için farklı yöntemlerden yararlanıyor, kozmetik dünyasının mucizelerinin henüz ortaya çıkmadığı zamanlarda bile kadınlar doğa yolu ile kendilerine ait yöntemler geliştirmişti. Eski çağlardan bugüne güzellik anlayışı değişse de değişmeyen tek şey insanların daha iyi görünme çabasının haklı bir istek olmasıdır.

Kadınların çalışma hayatının içinde daha çok yer almaya başlaması ve sosyal hayat içindeki rolünün değişmesiyle, kişisel bakımlar, minik uygulamalar ve estetik operasyonlar çok daha önem kazanmaya başladı. Talep daima arzı doğurmuştur. Son 15 yılda ise güzellik sektörüne talep gittikçe artmıştır. Covid-19 sürecinde ise bu talep  beklenenin aksine %15-20 oranında artış göstermiştir. Bu süreçte yüz yüze görüşme yapılamadığı ve zaman zaman sanal ortam da olan videolu görüşmelerde; kişinin kendisini daha yakından görmesine, incelemesine, hatalarını fark etmesine  ve beğenmemesine sebep olmuştur. Yaşlanma başta olmak üzere doğal ve yapay etkenler, cildin eski görünümünü kaybetmesine ve deforme olmasına sebep olmakta ve birçok şikayetlerimiz oluşmaktadır. Estetik şikâyetlerin giderilmesi hususunda ise cerrahi ve cerrahi işlem gerektirmeyen pek çok yöntem günümüzde sıklıkla tercih edilmektedir.

Buraya kadar herşey güzel, daha da güzel olsun diye uğraşırken yanlış uygulama sonucu başımıza gelenlerin de maalesef ardı arkası kesilmemektedir. Peki hukuken acaba bu uygulamalar nerelerde ve kimler tarafından yapılabilir? İşte bu yazımda çalışan kadınların bir çok ihtiyacı doğrultusunda bu konuya hukuksal açıdan kaleme almaya karar verdim.

Cerrahi kabul edilen estetik uygulamalar elbette ki hastahane şartlarında ve cerrahlar tarafından yapılabilir. Konunun uzmanına göre estetik uygulama alanları da değişmektedir. Örneğin obezite cerrahisini genel cerrahlar yaparken , liposuction, yüz germe , meme protezi gibi bir çok estetik cerrahi uygulama Plastik Ve Rekonstriktif Cerrahi Uzmanlarına, genital estetik gibi konular ise Kadın Doğum Uzmanlarına aittir.

Medikal estetik uygulamalar ise 2 ayrı unsuru barındırır.

  • Yapan kişinin ruhsatı
  • Yapılan yerin ruhsatı

Yapan kişi mutlaka hekim olmalıdır. Peki her doktor medikal estetik uygulamaları yapabilir mi? HAYIR.. Medikal estetik uygulamalar kanunlara ve yönetmeliklere göre sadece sağlık bakanlığı tarafından onaylı  medikal estetik hekimleri, deri ve zührevi hastalıklar uzmanları ve plastik rekonstriktif cerrahi uzmanları tarafından yapılabilir. Yani her doktor kanunlara ve yönetmeliklere göre medikal estetik uygulamaları yapamadığı gibi diş hekimleri, eczacılar, hemşireler de cilt altına medikal estetik alanında uygulama yapmaya yetkili değildir. Diyelim doğru hekimi bulduk peki bu hekim bize bu uygulamaları nerelerde yapabilir? Mesela güzellik salonunda yapabilir mi ? Kuaförde ,evde ya da ofiste, eczanede ya da diş kliniğinde yapabilir mi ? Elbette ki yapamaz. Ancak ve ancak sağlık bakanlığı tarafından yapmaya yetkili kişilerin muayenehanelerinde, dönüşüm polikliniklerinde ve hastahanelerin bu uzmanların çalıştığı kliniklerinde medikal estetik  uygulamalar yasal olarak yapılabilir.

 

Bunca rağbet görülen  ‘Medikal Estetik’ nedir ?

Derin kesi gibi cerrahi bir müdahaleye gerek duyulmadan yapılan ameliyatsız tıbbi estetik tedavilerdir. Yani bir nevi kişiler, medikal estetik sayesinde bıçak altına yatmadan tedavi olabilmektedir. Medikal estetik işlemlerin hastaya en büyük avantajı, uzun bir iyileşme süreci gerektiren durumların ortadan kaldırmasıdır. Yapılan işlemler sonrasında hasta kısa bir süre içerisinde günlük hayatına geri dönebilmektedir.  Medikal estetik işlemlerini normal estetik işlemlerinden ayıran bir diğer konu ise hastaların yaş aralığıdır. Cerrahi bir işlem gerektirmeyen medikal estetik işlemleri, geniş bir yaş grubuna hitap etmektedir. Saç ekimi, saç tedavileri, genel estetik uygulamaları, cilt tedavi uygulamaları, kimyasal peelingler, exosome tedavileri,cilt soyucular, PRP, mezoterapi, plasmapen, dermapen, dolgu, botoks, ip tedavi, sağlıklı beslenme, zayıflama, bölgesel zayıflama, lipoliz, lazer epilasyonda dahil olmak üzere tüm lazer uygulamları Medikal estetik alanları arasında yer almaktadır. Medikal estetik uygulamaları kanunlarımıza göre yazımın yukarısında belirttiğim gibi ancak sağlık bakanlığından bu tedavileri yapmaya yetkilendirilmiş hekimlerin ancak yine sağlık bakanlığı tarafından onay verilmiş klinik poliklinik ve hastahanelerin birimlerinde yapılabilir. Aksi hukuki olarak suçtur. Bu uygulamalarda hukuki kurallara dikkat edilmezse hem hasta hem de uygulayan kişi için çok ağır sonuçlar doğabilir.

Aralarında botoks, dolgu, PRP, saç ekimi, dövme silme, leke tedavisinin de bulunduğu estetik ve güzellik amaçlı uygulamalar , yani tüm medikal estetik uygulamalar ,yasa gereği ‘tıbbi işlem’ sayılır. Kuaför, güzellik uzmanı ya da estetisyenlerin tıbbi işlem olarak nitelendirilen bu tür uygulamaları yapmaya hak ve yetkileri bulunmadığı gibi, bu işlemler hekim dahi olsa güzellik salonları ve kuaförlerde  yapılamaz. Güzellik merkezleri , salonlar  yasal olarak yapmaları suç olan işlemleri yaptığı takdirde tıb doktorunu taklit etmekten hüküm giyebilir. Günümüzde ise malesef kanunlara ve yönetmeliklere göre, denetim eksiklikleri yüzünden kaçak olarak  bu işlemlerin hemen hemen tümünü yasal olmayan şekilde yapılmasına MERDİVEN ALTI terimi kullanılmaktadır..Gün geçmiyor ki televizyonlarda bir estetik mağduru hasta görmeyelim…

Size yakın zaman da bir müvekkilimin başına geldiği olayı anlatmak istiyorum. Müvekkilimin gittiği güzellik merkezinde ki uzman kişi, yüzündeki küçük lekeleri için plasmapen tedavisi uygulamak istemiş ve bu işlem hakkında herhangi bir aydınlatma ve bilgilendirme yapmadan müvekkilimin yüzüne plasmapen uygulamıştır. İşlem sonrasında ise küçük lekelerin yok edilmesi beklenilirken yüzde daha büyük ve kalıcı izler oluşmuştur. Bu olayda da görüldüğü üzere, PlasmaPen hizmet değil bir tedavi aracıdır ve ancak hekim kullanabilir. Yaşlanma etkileri ve kırışıklıkların önüne geçen Plasma Pen tedavisi T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan alınan 05/10/2020 tarih ve 2020/87 sayılı karar ile de; Plasma Pen işleminin Kozmetik Dermotolojik bir girişim olduğu ve bu tür tıbbi uygulamaların ancak Yetkilendirilmiş Tıp Doktorları tarafından uygulanacağı belirtilmiştir. Güzellik merkezi buna rağmen Plasma Pen uyguluyor ve tüketicinin aldığı hizmet karşılığı sağlık problemi yaşanıyor ise maddi-manevi tazminat talebi harici doktor tarafından yapılmayan tedavinin tüketici tarafından şikayet boyutu da oluşmaktadır.  Makinelerin yanlış kullanımından kaynaklı veya tüketicinin kendileri ile ilgili vermiş olduğu sağlık/tıbbi bilgileri göz ardı ederek hatalı işlem yapılması sonucu kişinin vücudunda veya yüzünde yanık ve kalıcı izler meydana gelebilmektedir. Bu tür komplikasyonlar yaşandığında gidilen güzellik salonları bu vakaları malesef çözemiyor, zaten çözmek için bir eğitimleri de yok, bilgileri de yok, yetkileri de yok. Bu durumda mağdur kişi yani hastamız kime başvuracağını bilemiyor veya hastamız belki de yaşadığı bu  mağduriyet karşısında nasıl hakkını koruyacağını ve mağduriyetini nasıl gidereceğini bilmiyor.

Bu ve bunun gibi anlatmakla bitiremeyeceğim daha birçok ciddi vaka var, bu yüzden geri dönüşü olmayan mağduriyetler ve komplikasyon yaşanmaması için; medikal estetik uygulamaları yetkilendirilmiş hekimlerimize ve yetkilendirilmiş kliniklerde uygulatmanız gerekmektedir. Ehline başvurmanız, hijyenik bir ortamda hastane ortamında ya da klinik ortamında bu işlemleri yaptırmanız, yapılacak işlemle ilgili detaylı bilgi almanız gerektiği; uzman kişi tarafından ise aydınlatma yükümlülüğü kapsamında karşılaşabilecekleri komplikasyonlar size  anlatılmalıdır.

Yine konunun anlamı gelmişken ve sağlık hukukunda ki bazı sorumlululardan ve yasal hatalardan da bahsetmek isterim. Günümüzde çok yaygın olarak kullanılan sosyal medya üzerinden çok yaygın şekilde  medikal estetik uygulamalar hakkında reklam yapılmakta ve halk kandırılmaktadır. Bazı terimler sadece tıp hekimlerine aittir, örneğin klinik açma ruhsatı sadece tıp doktorlarına aittir. Günümüzde  yaşam merkezleri adı altında zayıflama merkezleri yer almaktadır. Bu birimler sağlık bakanlığına bağlı ruhsat ile açılmıyorsa sağlık birimi kabul edilemez ve içinde tıp hekimi mesuş müdürlüğünde ruhsatlandırılmamış ve doktor çalışmıyorsa yine klinik tabiri kullanılamaz. Yine günümüzde bir çok reklamda gördüğümüz hatalı unsur ise , hasta , tahlil  ve tedavi kelimelerinin haksız şekilde kullanımıdır. Yine bu kelimeler kanunen sadece tıp hekimlerinin çalıştığı birimlerde telaffuz edilebilir. Tıp doktorları dışında kimse muayene ettim , hastam, kliniğime gelin, tahlil istedim, tahlillere baktım buna göre … şeklinde ifadeler kullanamaz. Kullanırsa tıp hekimini ve tababet kanununa göre hekimi taklit etmek halkı haksız şekilde manipüle etmek ve kandırmak ve haksız rekabet konularında suçlu duruma düşer. Bazen bilinmeden kullanılan bu terimler gerçekten iş sahibi kişiyi kanunlar önünde haksız duruma düşüreceği için çok dikkat edilmelidir. Yine günümüzde önce sonra fotoğrafları sağlık turizmi yapan sağlık birimleri dışında kullanımı yasaktır. Bilgilendirme amaçlı tıp doktorları hastalıklar ve onların tedavisi hakkında farklı çözümleri halka anlatabilir açıklayıcı yazılar ve görseller paylaşabilir. Size açıklamalı bir örnek verelim : Özellikle güzellik salonları sayfalarda yoğun gördüğümüz , leke tedavisi önce ve sonrası  gibi paylaşımlar ve fiyat bildirimlerini ele alalım,

  • Hekim dışı kişiler leke tedavisi yapamaz
  • Hekim güzellik salonunda tababet görevlerini gerçekleştiremez
  • ‘Tedavi’ kelimesi hekim dışı kişiler tarafından kullanılamaz
  • Haksız rekabet ilkesine göre önce sonra fotoğrafı paylaşılamaz
  • Yine gümrük bakanlığına göre fiyat bildirilerek cazibe oluşturulamaz.

Bakınız çok basit gibi görünen ve sayfanızda paylaştığınız ve fiyat belirttiğiniz önce sonra fotoğrafı ile altında leke tedavisi yazığınız bir paylaşımın 5 farklı yerden cezai hak ihlali vardır.

          Peki bu MERDİVEN ALTI’nda yapılan yanlış tedavi sonucunda sorumluluk kime aittir ve hangi hukuki yollara başvurulmalıdır?

Estetik amaçlı tıbbi uygulamaların yasal dayanağı, genel olarak tıbbi uygulamaların bağlı olduğu kurallara ve yasal düzenlemelere göre tespit edilmektedir. En başta, anayasal düzenlemeden bahsedilebilir. Nitekim Anayasanın 17/1 maddesinde, kişilerin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, yine Anayasanın 56. maddesinde kişilerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip oldukları ifade edilmektedir.

Güzellik salonu, kuaför, ofis, evde yapılan yanlış işlemlere bakacak olursak, bu işlemlerden dolayı hukuki bir ihtilaf yaşanabilir. Öncelikle güzellik merkezi ile hizmet alacak kişi arasındaki işlem 6502 sayılı TKHK madde 3/1-l hükmü gereğince “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tanımı gereğince tüketici işlemidir. Bu sebeple taraflar arasındaki ilişkide ve uyuşmazlıklarda öncelikle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanacaktır. Tüketici sözleşmeye uygun olarak parasını ödemiş ve güzellik merkezi sunacağı hizmeti ayıplı olarak ifa etmiş ise böyle bir sorunla karşılaştığında tüketici; bunlarla birlikte Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilecektir. Türk Borçlar Kanunu 49. ve devamı maddelerinde haksız fiil ve haksız fiil nedeniyle sorumluluk düzenlenmiştir. Kanunda yapılan düzenlemelere göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Meydana gelen zararın ispatında, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Zara gören, zararını ispat etmek şartı ile meydana gelen zararının giderilmesi amacı ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Kanunda yapılan düzenlemeler gereğince Hâkim, maddi tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut maddi tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, maddi tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.

Zarar gören tarafından talep edilecek manevi tazminatta ise hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Hizmet alanlar bilinçsiz olarak yapılan işlemler sonucunda yanıklar, yaralar ve vücutta geçici ve kalıcı izler ile karşılaşabilmektedir. Hiç şüphe yoktur ki hizmet sağlayıcı tarafından bilinçsiz olarak yapılan işlem sonucunda herhangi bir zararın meydana gelmesi halinde, hizmet sağlayıcı en genel ifade ile haksız fiil sorumluluğu kapsamında bu zararlardan sorumlu olacaktır.

Merkezlerin hukuki ihtilaflarının bir de ceza hukuku bakımından boyutu da bulunmaktadır.

Bir diğer hukuki ihtilaf ise işlem yapan yerin ruhsatsız çalışması ve işlemlerin ilgili alanla ilişkin lisans/ uzmanlık diplomasına sahip olmayan biri tarafından yapılması durumudur. İnsanlara güzelliği vaat ederek yanlış bir işlem yapan veya hiç yapmayan kişiler hakkında Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen dolandırıcılık suçundan şikâyette bulunabilir. Çünkü burada fail, güzelliği vaat etmekte ve daha sonrasında vaat ettiği işlemi yapmamaktadır. Uzmanlık diplomasına sahip biri gibi davranarak kişilere hukuka ve tıbba aykırı bir şekilde örneğin; plasma pen yapan kişi hakkında dolandırıcılık suçundan şikâyette bulunabilir.

Makinelerin yanlış kullanımından kaynaklı veya tüketicinin kendileri ile ilgili vermiş olduğu sağlık/tıbbi bilgileri göz ardı ederek hatalı işlem yapılması sonucu kişinin vücudunda veya yüzünde yanıklar ve kalıcı iz meydana gelebilmektedir. Bu sonuçlar Ceza Hukuku bağlamında genellikle taksirle yaralama suçu kapsamında ele alınmaktadır. Taksirle yaralama suçu Türk Ceza Kanunu’nda 89. Maddede düzenlenmiş olup failin öngörülebilir bir neticeyi “öngörmeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle yaralama teşkil eden fiili işlemesi demektir. Bu gibi durumlarda, yanlış işlem sonucu bir yaralanma, yanık meydana geldiğinde kişi derhal bir sağlık kurumundan yaralanmaya ilişkin durum bildirir sağlık raporu almalıdır. Kişi kurumdan raporu aldıktan sonra bulunduğu yere bağlı olarak adliyeye giderek savcılık makamlarına şikâyette bulunabilir. Akabinde sunmuş olduğu deliller savcılık makamınca dikkate alınacak ve yanlış işlemi uygulayan kişi ve işletme hakkında kovuşturma başlatılacaktır. Taksirle yaralama suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır.

Son olarak belirtmek isterim ki sadece bu uygulamaları yanlış ve hatalı yapanlar mı suçlu sizce?

İnsanlar; kaçak ve daha ucuz ürünler alabilmek için ya da daha uygun miktara botoks, dolgu , lazer epilasyon , dermapen ,plasma pen vb. işlemler yaptırabilmek için eğitimsiz ve yetkisiz yerlere başvurmaktadırlar. Benim düşünceme göre yaptıranlar da en az yapanlar kadar suçludur. İnsanlar ucuz diye vücutlarını ve ciltlerini hekim dışına emanet etmemeli, sağlığımız bu kadar ucuz olmamalıdır.

Her zaman sağlıklı kalmanız ve hakkınızı korumanız dileği ile…